Türkiye’nin önde gelen özel sanat koleksiyonlarından biri olan Banu – Hakan Çarmıklı Koleksiyonu; 30 yıldan fazla bir süredir uluslararası ve yerel çağdaş sanat üretimlerini organik ve tematik bir bağlam ışığında bir araya getirerek, kavramsal ve biçimsel açıdan derinleşme serüvenine devam ediyor. İlk Raunt; sosyo-politik meseleleri odağına almış 68 Türkiyeli sanatçının, farklı estetik anlayışlarıyla çeşitli disiplin ve medyumlarda imza attıkları 80’e yakın yapıt aracılığıyla, koleksiyona dair kapsamlı bir izlenim edinme fırsatı oluşturuyor. Pentür, desen, fotoğraf, video ve enstalasyonların yan yana getirildiği seçki, Türkiye’deki güncel sanat pratiğinin geçmişine ve bugününe dair bir anlatı sunuyor.
Koleksiyoncunun küratörlüğünü üstlendiği İlk Raunt, Türkiye’de çağdaş sanatın gelişimini yansıtmasının yanı sıra bugünün sanatına ev sahipliği yapmanın zorluğuna dair bir yolculuğu temsil eden niteliğiyle, klasik koleksiyon sergilerinden ayrılıyor. Sergi, güncel üretimlere odaklanmasının yanında, kariyerlerinin başındaki genç sanatçılar ve sanat üretim pratikleri 1980’lere kadar uzanan Türkiyeli sanatçıları tek bir çatı altında topluyor. Bu doğrultuda, 80’li yıllarda Türk sanatının geçirdiği evrimde önem taşıyan tecrübeli sanatçılarla, kariyerlerinin başında olan genç sanatçıların çalışmaları yan yana sergileniyor. Çeşitli disiplinlerden ve farklı medyumlar ile üretilmiş yapıtlara ayna tutan sergi, ulusal sanat sahnesindeki farklı sanatsal yöntem ve söylemleri de ele alıyor.
Sergi; şiirselliğin politikayla, bireyselliğin toplumsallıkla karıştığı kavramsal bölümlendirmelerden oluşuyor. Kimliğe ilişkin meseleler, feminizm, sosyo-politik ve jeopolitik konuları ele alan eserler, Galata Rum Okulu’nun dört katında farklı odalarda sergileniyor. İzleyici ise, her katta ve her odada Türkiye’de çağdaş sanatın geçmişinden ve bugününden çalışmaları bir arada görebiliyor. Yer ve zaman kavramlarına atıfta bulunarak, izleyiciyi sanat tarihinde yolculuğa çıkaran İlk Raunt, estetik açıdan dikkat çeken ve düşünsel bağlamda güçlü güncel yapıtlarla ilişki kurabilme fırsatı oluşturuyor. Sergide yer alan pek çok yapıt, ilk kez bu sergi kapsamında İstanbul’da kamuya açık bir şekilde gösteriliyor. Sergi, içerdiği çok sayıda sanatçı ve yapıtın yanı sıra, sergilenen yapıtların geleneksel olmayan, radikal yapısından ötürü zorlayıcı, hatta kimi zaman kavraması güç olarak algılanabilir. Ancak, her ilk raunt gibi, bu sergi de Türkiye’deki güncel sanatın etkileyici ve ilgi çekici dünyasında kompleks ve çok katmanlı bir arayışın başlangıcı olma anlayışını taşır. Bu bağlamda sergi, sanatı keşfetme ve koleksiyon yapma serüveniyle benzerlik gösterir. Tıpkı bir sonraki bölümün neler getireceğini bilemediğiniz, farklı odaların bilinmeyene giden yolu şekillendirdiği, her şeyin mümkün olduğu ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, sonu olmayan bir hikaye gibi.
Biri zili mi çaldı? Bu, ilk rauntun habercisi. O halde maç başlasın!
Marcus Graf